Film, Estonyalı ünlü eskrimci Enden Nelis’in gerçek yaşam öyküsünden uyarlanmıştır. Karanlık geçmişi nedeniyle Rus gizli polisinden kaçan Endel adında eski bir eskrimci, mecburi olarak doğduğu ülkeye döner ve burada bir grup gence eskrim dersleri vermeye başlar. Ancak ne kadar kaçmaya çalışsa da, geçmişi ile yüzleşmek zorunda kalır ve öğrencilerini yüzüstü bırakmak ile hayatını tehlikeye atmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalır.

Albay Hellfire Jack, Birinci Dünya Savaşı esnasında, Messines Savaşı’ndaki çıkmazı açmak için kusursuz bir plan yapar. Alman siperlerine kadar tünel kazmak ve Alman Cephesinin altına bombaları yerleştirmek için bir grup İngiliz madenciyi işe alır.

26 Nisan 1986. Anya ve Piyotr kendi düğünlerinin eğlencesindedir. Küçük Valeri ve Çernobil nükleer santralinde fizikçi olan babası Aleksey bir elma ağacı dikerler. Tam o sırada nükleer santralde bir kaza meydana gelir. Sarı bir yağmur yağar, ağaçlar kırmızıya döner. Piyotr asla geri gelmez. Aleksey ortadan kaybolmayı tercih eder. On yıl sonra, terk edilmiş Pripiat şehri kimsesiz bir alandır ve acayip bir turist mekânına dönüşmüştür. Yaşama dair bir umut var mıdır?

Kadın bir silahşör olan Ellen, sadece kendinin bildiği bir sebepten kasabaya geri döner. Döndükten çok kısa bir süre sonra Cort isimli bir rahip bardan kapı dışarı atılır. Bu olay üzerine kasaba halkı silahlı bir düelloya katılmak için kayıt olmaya başlar. Oldukça yüksek bir miktar ödülün olduğu düelloda tek kural, kasabanın sahibi Herod’un kurallarına uymaktır. Ellen ise babasının ölümünün intikamını almak için bu düelloya katılmayı düşünür.

Sovyetler Birliği’nin Stalin döneminde gözden düşmüş bir Rus ajanı olan Leo’ya ülkedeki çocuk cinayetlerini araştırması için bir görev verilir. Ajan cinayetlerin üst seviyede bir parti lideri ile alakalı olduğunu ortaya çıkarınca sürgün edilir. Leo, eşi Raisa’nın da yardımıyla bu karanlık dosyayı çözmeye kararlıdır.

Belgesel yapım, tüm zamanların en büyük sporcularının, bilgeliklerine, disiplinlerine ve dehalarına ışık tutuyor.

Gençlik yıllarında birçoğumuzun severek okuduğu, Jose Mauro de Vasconcelos'un çok satan romanından beyaz perdeye uyarlanan Brezilya yapımı… Çok fakir bir ailenin çocuğu olan Zeze’nin (João Guilherme Ávila) inanılmaz bir hayal gücü vardır. Yeni taşındıkları evin bahçesindeki portakal ağacı ile büyülü bir dostluk kuran çocuk, tüm sırlarını, sıkıntılarını ve mutluluğunu bu ağaçla paylaşmaktadır.

Belgesel yapım, Başkan Kennedy'nin suikastıyla ilgili gizliliği kaldırılmış dosyaların ortaya çıkmasıyla, 1963 yılında gerçekte ne olduğunu mercek altına alıyor.

Bir fabrikada yoğun mesai ile çalışan genç bir adam daha fazla bu tempoya ayak uyduramaz ve zamanla bunalıma girer. Yaşadığı bir takım şansız olaylar yüzünden akıl sağlığının yerinde olmadığına karar verilip hastaneye yatırılır. Bir süre sonra hastaneden çıkan adam, elinde tesadüfen bulunan kırmızı bayrak yüzünden bu kez de provakatör zannedilerek hapishaneye gönderilir. Genç adamın hayatını değiştiren tek şey ise tanıştığı kimsesiz bir kız olur.

Amelie, Paris'te garsonluk yaparak, kendine özgü bir dünyada yaşayan saf, çekingen ve masum bir kızdır. Annesinin beklenmedik ölümü ve babasının soğuk tavırlarından kaynaklanan travmalar yaşayan Amelie, boş şeylerle uğraşarak kendisine eğlence yaratmaya çalışır. Aslında hayatı sıkıcı bulduğu için kendisini son derece yalnız hissetmektedir. Bu kısır döngü, bir gün evde bulduğu eski bir kutu ve bu kutunun sahibini keşfetmesiyle beraber değişecek ve hatta çok merak ettiği bir duygu olan aşkı keşfetmesine neden olacaktır.

Sekiz yaşındaki Ahmet, yanlışlıkla okul arkadaşının defterini almıştır. Durumu farkeden Ahmet, defteri arkadaşına geri götürmek ister çünkü, öğretmeni kötü not verecektir. Küçük çocuk arkadaşının nerede oturduğunu bilmese de yola koyulur.

“Don” Vito’dan sonra ailenin başına geçen Michael, hiç yapmak istemediği işleri yaparken, zamanla kazandığı gücün de etkisi ile tamamen acımasız bir adama dönüşmüştür. Diğer yandan film, geçmiş görüntülerle 1920’lere dönerek “Don” Vito’nun gençliğinde suç dünyasına nasıl karıştığını ve rakiplerini geride bırakarak “Don” lakabını nasıl elde ettiğini de izleyiciye aktarıyor.